Vurun vurun vuralım
Beş tahtayı kıralım
Beş tahtadan ne çıkar
Yeniden yapturalum
Kekliği kucakladım
Tüyünü saçakladım
yarim yanımda diye
yastığı kucakladım
Kara koyun kuzuludur.
Boynuzları yaldızlıdır.
Bekletmeyin beyfendiler!
Ayaklarım sızılıdır
Marmara'ya Marmara'ya
Gemiler çıktı karaya,
Mücdeler olsun be kāveci!
Kāve çıktı yüz paraya
ah canım annem
nasıl sevdim seni
senin değerin büyük bende
kimse bilmez beni
Bahçelerde saz olur
Okul açılır yaz olur
Ben okula doyamadım
Benim ömrün az olur.
çilek gibi tatlıyım
ama da çok nazlıyım
beni gören bayılsın
limonla ayılsın
Kahve pişiren yârim
Köpük taşıran yârim
Gördüğü güzellere
Gönül düşüren yârim
indim dereye durdum
dokuz güvercin vurdum
dokuzunun içinde ben
urfalıya vuruldum
yılana bak yılana
yılan kaçtı ormana
annem beni saklıyor
kara kaşlı oğlana
aldım sazı belime
çıktım mahalleli önüne
bastım sazın teline
işte döndüm özüme
ağaçta kestane
dökülür tane tane
benim bir arkadaşım var
dünyada bir tane
yaşıyorsam nedenimsin
ölmüş isem sebebimsin
herkes bunu böyle bilsin
8/A bir tanesin
Gemi gelir yanaşır
İçi dolu çamaşır
İzmir in güzelleri
Adıyaman'a yanaşır.
İzmirin yolları
Uzaktır uzak
Önümüze kurdular
Demirden tuzak
aşka bakma lüzüm yok
tada bakma tadı yok
sevme seveni yok
tutma ağlayanı çok
anne başa taç imiş
evlat ona muhtaç imiş
işleri düzgün gitmezmiş
annesini sevmeyenin...
Bizim dağlar yücedır,
Gülü sıra, sıradır,
Seven murat almesın,
Gözüm ardı sıradır.
Bugün günlerden Sali,
Altıme serdım hali,
Evlenmek iyi ama,
Ucuz değil, pahali.
ana başa taç imiş
her derde deva imiş
bir evlat piir olsada
anaya muhtaç imiş
Ah yar beni, yar beni,
Yarem derin yar beni,
Kipriğini neşter et,
Ne duresen yar beni
Yaşı senden az büyük
Parmağında yok yüzük
Seninle tanışmak ister
İçinde yok hiç kötülük
Demir bilek bükülmez
Taşa tohum ekilmez
Kusura bakma sevdiğim
Bu kadar naz çekilmez
Töre de ne diyecek
Sonra isyan edecek
Seninle olmak için
Kuralları delecek